AMED - Hasta tutsakların durumuna dair çalışma yürüten İHD ve ÖHD'nin hapishaneler komisyonu üyesi avukatlar, "Hasta tutsakların serbest bırakılması, sürecin samimi ilerlemesi için ciddi bir adım olacaktır" dedi.
İnsan hakları örgütlerine göre, bir kısmı ağır olmak üzere Türkiye cezaevlerinde yüzlerce hasta tutsak bulunuyor. Hak savunucuları, insan hakları sorununa dönüşen hasta tutsaklar sorunu, Kürt sorununun çözümüne dair sürece dair “samimiyet adımı” olacağı vurgulanıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından Cumhur İttifakı'nın ortağı MHP'nin Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız'ın da artık görmezden gelemediği hasta tutsaklar sorununun çözülmesi konusunda iktidar kanadından ise herhangi bir açıklama yapılmadı.
ATK'NİN ROLÜ
İHD Amed Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Yusuf Erdoğan, hasta tutsakların cezaevlerinde, tedavilerinin yapılmaması, tedavisi sürenlerinin ilaçlarının verilmemesi ya da geç verilmesi, revire çıkarılmaması, kelepçeli muayene gibi uygulamalarla sağla erişim haklarının engellendiğini söyledi. Hasta tutsakların tahliye edilmemesinde 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'dan kaynaklı birçok engellemenin bulunduğu belirten Erdoğan, bu engellerden bazılarının savcılık, idare ve Adli Tıp Kurumu'na (ATK) tanınan geniş yetkiler olduğunu ifade etti. ATK'ye bu konuda geniş yetkiler tanındığına dikkati çeken Erdoğan, "Bir hasta mahpusun tam teşekküllü devlet hastanesinden 'Cezaevinde kalamaz' raporu alması tek başına tahliyesi için maalesef yeterli olmuyor. ATK'nin de 'Cezaevinde kalamaz' raporu vermesi gerekiyor, ama kimi durumlarda ATK tam teşekküllü devlet hastanelerinin verdiği, 'Cezaevinde kalamaz' raporlarının aksine 'Cezaevinde kalabilir' raporları vererek, hasta mahpusların tahliyelerine engel olmakta" ifadelerini kullandı.
Bir hasta tutsağın cezaevinde tedavi görebilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bizim başından beri talebimiz öncelikle bütün hasta mahpusların tam teşekküllü devlet hastanelerinden aldıkları raporlara dayanılarak serbest bırakılmaları" dedi.
'YASAL MEVZUAT TAMEMEN DEĞİŞMELİ'
ATK'nin bağımsız ve tarafsız olmadığının altını çizen Erdoğan, "ATK 'Cezaevinde kalamaz' raporu verse dahi 'toplum güvenliği açısından tehdit oluşturacağı' gerekçesiyle bazı hasta mahpuslar cezaevi idaresince serbest bırakılmadı ve bırakılmayan hasta mahpusların bir kısmı da ya cezaevinde ya da son evrede bırakıldıktan sonra yaşamını yitirdi. Bizim temel talebimiz öncelikle yasal mevzuatın tamamen değiştirilmesi, ATK'nin tek karar verici merci olmaktan çıkarılması ve tam teşekküllü hastane raporlarını istinaden bütün hasta mahpusların serbest bırakılması" diye konuştu.
'SÜREÇLERDEN BAĞIMSIZ DEĞERLENDİRİLMELİ'
Hasta tutsaklar sorununun devlet ve iktidar yetkilileri tarafından genelde çözüm, barış veya demokratikleşme gibi tartışmaların başladığı dönemlerde tartışıldığını ifade eden Erdoğan, bu konunun süreç ve görüşmelerden bağımsız olarak ele alınması gerektiğini kaydetti. Eğer bir barış, çözüm süreci olacaksa en başta cezaevlerine bakılması gerektiğini dile getiren Erdoğan, öncelikle hasta mahpuslarla ilgili düzenlemelerin yapılması gerektiğinin altını çizerek, bunun sürece şeffaf ve samimi yaklaşıldığını göstergesi olacağını vurguladı.
'BAĞIMSIZ MEKANİZMALAR KURULMALI’
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Avukat Mevlüt Çelik ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 2'nci Maddesi'nin yaşam hakkını güvence altına aldığını hatırlatarak, bu sorunun çözümünün ön koşulunun uluslararası hukuka uygun davranmak olduğunu söyledi. Cezaevlerinin en fazla hak ihlallerinin yaşandığı kurumlar olarak öne çıktığını belirten Çelik, bu hak ihlallerinin en önemlisinin hasta tutsaklar sorunu olduğunu söyledi. Yaşam hakkının elsem bir hak olduğunu, bunun, hiçbir keyfiyet gözetmeksizin, hiçbir siyasi kaygı güdülmeksizin bu üzerinde durulması gereken bir hak olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, ATK'nin verdiği "Cezaevinde kalabilir" raporlarına dikkat çekti. Bu raporların siyasi saiklerle verildiğini ifade eden Çelik, hukuk ve sağlık ilkelerine uygun raporlar verebilecek bağımsız mekanizmaların üretilmesi gerektiğinin altını çizdi.
SOYDAN AKAY ÖLÜME İTİLİYOR
Geçtiğimiz hafta geçirdiği kalp kriziyle gündeme gelen hasta tutsaklardan Soydan Akay'ın durumuna dikkati çeken Çelik, "Soydan Akay'ın infazı tamamlanmış ve çok ciddi, ağır derecede hasatlık durumu bulunmasına rağmen 4 defa infazının ertelenmiş olması hasta mahpuslar durumunu son dönemde karşımıza çıkan en çarpıcı örneği. Bu anlamda Soydan Akay'ın derhal tahliye edilmesi gerekirken, sürekli infazı ertelenmesi ve ATK'dan olumsuz raporların gelmesi yaşamını yitiren diğer hasta tutsaklar gibi Soydan Akay'ın da ölümle karşı karşıya bırakıldığını ve ölüme açık bir şekilde itildiğini gösteriyor bize" diye ifade etti.
Cumhurbaşkanının af yetkisi kapsamında 30 Mart'ta 10 tutuklunun "sürekli hastalık hali" nedeniyle serbest bırakıldığını hatırlatan Çelik, "Bu hasta tutukluların durumuna ilişkin önemli olsa da cumhurbaşkanının bu af yetkisini kullanırken, her hangi bir siyasi ayrım gözetmeksizin ve evrensel temel insan hakları hukukuna uygun davranması gerektiğini düşünüyoruz" diye belirtti.
ACİL TAHLİYE TALEBİ
Hasta tutsaklar meselesinin hiçbir siyasi süreçle bağlantılı olarak düşünülemeyecek kadar ciddi ve önemli bir konu olduğunu vurgulayan Çelik, Kürt sorununun çözülmesi için adımların atıldığı bu süreçte hasta tutsaklara ilişkin olumlu adımlar atılması, tahliyelerinin sağlanması ve mevzuat değişikliklerinin yapılmasının sürecin samimi ilerlemesi için ciddi bir adım olabileceğini kaydetti. Çelik, "Hasta mahpuslar sorununun çözümü için derhal keyfi uygulamalara son verilmeli, mevzuat değişiklikleri yapılmalı ve ağır hastalık hali bulunan tutsakların hiçbir uygulamaya tabi kılınmaksızın derhal ve acil bir şekilde tahliye edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Çelik, tüm sivil toplum kuruluşlarının, insanların hasta tutsakların durumuna dikkat çekmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel