HABER MERKEZİ - PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından yapılan tarihi çağrının üzerinden 48 gün geçmesine rağmen iktidar ve devlet çevresinin pratik hiçbir adım atmadığına dikkati çekerek, “Önder Apo dışında kimse karar alamaz ve uygulatamaz” dedi.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Medya Haber TV’de yayınlanan özel programda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası yaşanan gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Abdullah Öcalan’ın yaptığı tarihi çağrı üzerinden 48 gün geçtiğine dikkati çeken Duran Kalkan, “İmralı’da ne yazık ki tecrit devam ediyor. Bize yansıyan bir değişiklik bilgisi yoktur. Aradan bir buçuk ayı aşkın süre geçti. Oysa Önder Apo herkesin taktire şayan gördüğü bir tarihi çağrı yaptı. Bunun üzerine pratik değişiklikler olur diye herkes bekliyordu. Ama ne var ki böyle bir durum söz konusu değildir. İmralı’da tecrit devam ediyor. İmralı işkence ve soykırım sistemi devam ediyor. Önder Apo özgür çalışır ve yaşar koşullara ulaşmadı. Oysa bir hafta içinde kavuşacağı belirtilmişti. Bizde geçen programda buna dikkati çektik. Fakat bir değişiklik olmadı. Şu ana kadar yansıyan, gözlenen ciddi bir durum bu anlamda söz konusu değil” diye belirti.
‘ÖNDER APO ADINA KONUŞULMAMALI’
Yapılan tarihi çağrı ve Abdullah Öcalan’ın koşulları üzerine tartışmaların süre geldiğine dikkati çeken Duran Kalkan, “Birçok şey yorumdur ya da farklı amaçlar ile bilgilendirmeler yapılıyor. Bizim anladığımız; çağrı pratikte karşılığını bulamayınca bu ciddi bir tartışma ve krize yol açtı. Bizde tutumumuzu parti yönetimi olarak çok net ifade ettik. Böyle olmayacağını, yürümeyeceğini belirttik. Önder Apo’nun tutumumun da böyle olduğunu düşünüyoruz. Bazıları ‘Newroz’da mesaj vermek istemedi’ dediler ama öyle değildi esas olan. Durumu normalleştirmemek üzere Önderliğin tutum koyduğu, İmralı’da da kriz durumumun yaşandığını tahmin ediyoruz. Son açıklamalar ile bu kriz durumunun aşıldığı belirtiliyor. Gerçekte öyle oldu mu? Çok somut bilgilerimiz yok. Ama olumlu bir hava kamuoyuna yansıtılmak isteniyor. Önder Apo’nun çağrısının içeriği tartışılmalı. İmralı sistemi, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne ilişkin, Kürt sorununun demokratik çözümüne dair herkes kendi görüşlerini söyleyebilir. Ama ‘birilerinden duydum’ diyerek Önder Apo’nun ‘şunu söylemiş’ gibi davranılmaması lazım. Önder Apo adına konuşulmamalı. Dikkat etmek lazım. Yanlış bir algı yaratılıyor. Birileri yönlendirmek isteyebilir. Bu bakımdan dikkatli olmakta fayda var” ifadelerini kullandı.
‘BU SORUNU ÖNDER APO YARATMADI’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı tarihi çağrı ile üstüne düşeni yaptığını dile getiren Duran Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerçekten herkes şaşkınlık yaşadı. Genel kanaat beklenmeyeni yaptı. ‘Normalde kolaylıkla yapılamayacağı yaptı’ yönünde açıklamalar oldu. Önder Apo bu kadar kendine güvenen, çözüm üreten, ön açan bir açıklamada bulundu. Bu çok anlamlı ve önemliydi. Ancak ‘bu sorunu tümden Önder Apo çözecek, Önder Apo’nun açıklaması ile her şey çözüldü’ dememek lazım. Bu sorunu Önder Apo yaratmadı. Arkasında Kürt sorunu var, bunu uluslararası kapitalist modernite sistemi ile Türkiye Cumhuriyeti devlet yapılanması yarattı. Kürdü inkar ederek, imha saldırıları başlatılarak, Kürtler üzerinden soykırım uygulayarak yarattılar. Kürt düşmanlığı yaratarak, Kürdü yok sayan ve yok etmek isteyen siyasetin temelinde bu sorun yaratıldı. Sorunun esası budur ve bunu şiddet üzerine oturttular. Sorunun çözümü buradan geçecek. Şiddeti 100-200 yıldır sürdürenler bundan vazgeçecek. Kürtleri yok sayıp, en küçük bir hakkını dahi yok etmek isteyenler bundan vazgeçecek. Önder Apo ve PKK bu gerçeği açığa çıkardı. Önder Apo ‘Sorunu ben yaratmadım, başkaları yaratmıştı. Önümde buldum ben ama herkes görüyor görmezden geliyordu. Ben herkes gibi davranamazdım. Ben gördüm ve burada sorun var dedim. Çözmek için de çalışıyorum’ dedi. Önder Apo üzerine düşen sorumluluklar çerçevesinde çalışıyor. Ama Türkiye’de barışı Önder Apo tek başına sağlayamaz. Barış ve savaş tarafları gerektirir. Barış için 30 yılı aşkın süredir Önder Apo amansız bir mücadele veriyor. Ama bunu tek başına çözemiyor. Demokrasi ve özgürlükler bir kişinin çabası ile gelmiyor. Herkesin buna katılması gerek. Herkesin üzerine düşenleri yapması gerek. ‘Önder Apo çözdü, çözüyor bu yeterlidir’ dememek gerek. Beklenti içinde olmamak, bunu topluma yayamamak gerek. Bu yanlıştır. Herkese ne görev düşüyorsa, bunun gerekliliklerini ortaya koymak lazım.”
‘YASAL DÜZENLEMELER YAPILMADI’
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü amaçlayan uluslararası kampanyaları yaymanın önemli olduğuna vurgu yapan Duran Kalkan, devamında Abdullah Öcalan tarafından PKK’ye yapılan kongre çağrısına dair şunları söyledi: “Çağrı derin anlamlar barındıran etkili bir çağrıydı. Bunun herkes üzerinde etkisi oldu. Bazı kişiler olumlu bazıları ise olumsuz etkilendi. Ağır ithamda bulunanlar da oldu. Herkesi etkiledi, olumlu etki önde oldu. Bu herkesin atamayacağı bir adımdı. Herkese sorumluluk yükledi. Kimse ‘bu çağrı bana değildir’ diyemez. Biz hareket olarak anında cevap verdik. 1 Mart’ta açıklama ile tutum ortaya koyduk ve ateşkes ilan ettik. ‘Uygun koşullar yaratılırsa, bu uygulanabilir’ diyerek, içeriğe tamamen katıldığımızı ve uygulayacağımızı belirttik. Uygun koşullar içinde Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü, özgür yaşar ve çalışır koşullara ulaşması gerektiğini ifade ettik. Çünkü kongreyi ancak Önder Apo yapabilirdi. Kongrede alınması ön görülen kararları sadece Önder Apo aldırabilir ve uygulatabilirdi. Bunun dışında hareketimizin içinde veya dışında bir güç yapamazdı. Biz savaş yürütebiliriz. PKK’yi yok etmek için dünya bir araya geldi, her türlü silahı kullandılar, savaş ahlakının dışına çıktılar, 40 yıldır saldırıyorlar ama sonuç alamadılar. 10 yıldır ‘Çöktürme Planı’ çerçevesinde yapmadıkları şey kalmadı ama başarılı olamadılar. PKK’yi imha edemediler, Kürt inkarını gerçekleştiremediler.
Önder Apo dışında kimse karar alamaz ve uygulatamaz. Yaptığımız açıklamalar bugün için de geçerlidir. Önder Apo’nun kongre yapma ve karar aldırma noktasından bize ulaşan somut bir şey henüz yok. Önder Apo kararlı olduğunu ifade etti, biz bunu gördük ve önemsedik. Gerçekleşmesine karşı değil, yanayız. Onu gerçekleştirecek bir durumun İmralı’da oluşmadığı ortada. 48 gün geçti, tecrit devam ediyor. Önder Apo’nun özgür çalışır ve yaşar koşullara ulaşmasından dair bir gelişme yaşanmadı. İmralı sistemi sürüyor, lağvedilmedi. Önder Apo kimse ile görüşemiyor. Kongreye dair bir çalışma yapabilecek bir durumda değil. Eğer fiilen, pratik olarak yapabilecek duruma gelirse, süreci ilerletir. ‘Karar vermiş, bunu yaparım’ diyor, eğer gerçekten iktidar ve devlet çevreleri yapılmasını istiyorlarsa, o zaman önünü açarlar. Sorun çözülür. Amaç bağcıyı dövmek değil sorun çözmek ise, sorun çözülür. Ama biz ‘İmralı sistemini devam ettireceğiz, tecridi rehine düzenini sürdüreceğiz hem de o çağrının gerekliliklerini birileri yerine getirsin’ denilirse, öyle olmaz. O pratikte gerçekleşmez ve gerçekleşmiyor zaten. İmralı Heyeti ‘İmralı’da düzenlemeler olacak, yasal düzenlemeler olacak, umut hakkı gündeme gelecek, bunlar yasal güvenceye kavuşturulacak’ dediler ama içeriğini bilemiyoruz. Gerçekten böyle olur, Önder Apo kongreyi yürütecek duruma gelirse, bizden yana bir sorun yoktur, kolaylaştırırız. Gerisi bu rehine düzenini sürdürenlere kalıyor. Avrupa yasalarında olan şeyler Türkiye yasalarını bağlayıcıdır. İstenirse 3 günde yasal düzenlemeler yapılabilinirdi. Şimdiye kadar yapmadılar, geciktirdiler ve oyaladılar. Böyle olursa süreci onlar tıkatır, sorumlusu onlar olur.”
‘SAVAŞ DEVAM EDİYOR’
DEM Parti İmralı Heyeti ile AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasında 10 Nisan tarihinde yapılan görüşmeye değinen Duran Kalkan, “Görüşme çok öncesinden konuşuldu. Türkiye Cumhurbaşkanının İmralı Heyeti ile görüşmesi önemli, biz değerli bulduk. Daha önce de birçok kişi ile görüşüldü, bu işin birinci derece muhatabı ile görüşülmesi anlamlı. Görüntü de öyle verildi, açıklamalar pozitif oldu. Temenni çok, söz var ama pratik adım yok. İçeriğine dair bir bilgimiz yok. Umut ediyoruz sonuçları olumlu olur. Söz ile yeterlilik olmaz. Demokratik kamuoyu şunu bilsin; bunlar söz, temenni düzeyinde. Gerçekleşmiş gibi görmemek lazım. Arkasından özel savaş bile çıkabilir. Biz her yönden bakmak zorundayız. Kendimizi kandıramayız. Böyle yaklaşmalı, çok yönlü ele almamız gerek. Savaş devam ediyor. Günlük gerillaya dönük saldırıların sonuçları açıklanıyor. Günde binlerce bombardımanlar oluyor. Şehit düşen gerillalar var. Saldırılar karşısında meşru müdafaa hakkını kullanmaya hiç kimse bir şey diyemez. ‘Silahlar bırakılsın’ diyen bir kurum, bir taraftan silahlı saldırı yapıp karşı tarafı savaşmaya zorlarsa nasıl olacak? Silah bırakılmasının istenmesi ne kadar inandırıcı olur. Bu tartışılır. Bu saldırılar niye? Silahlı güç ateşkes durumunda dururken saldıran güç yarın bir gün silah bırakıldığında neler yapmaz acaba? Biz cahil değiliz, çocuk da değiliz. Kimse bizi kandırmaya çalışmasın. Kamuoyunun da bu realiteyi görüp iyi değerlendirmesi gerek” diye konuştu.
‘HİÇBİR PRATİK ADIM YOK’
AKP’nin yargıyı silah gibi kullandığını kaydeden Duran Kalkan, Kürt sorununun çözülmemesinin anti demokratik uygulamalar doğurduğunu sözlerine ekledi. Türkiye’nin Kürt karşıtlığı üzerine dış siyasette politikalar geliştirdiğine dikkati çeken Duran Kalkan, “Kürtlerin en küçük bir hak elde etmelerini engellemek istedikleri gibi, Kürtleri yok etmek istiyorlar. Rojava’ya dönük saldırılar ortada. Görüşmeler var ama zihniyet olarak bir değişiklik gözükmüyor. Devlet Bahçeli Önder Apo’nun Meclis’te konuşmasını istedi ama söz düzeyinde kaldı. Kürt-Türk kardeşliğinden bahsedildi ama Kürt karşıtı siyasette bir değişikliğe gidilmedi. Hiçbir pratik adım yok. Net olmayan, muğlak bir durum var ve bu devam ediyor” dedi.
27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından yapılan tarihi çağrının ardından ana akım medyada konunun ele alınmasına dair süren tartışmaları değerlendiren Duran Kalkan, yapılan tartışmalarda yer alan kişilerin Kürt düşmanlığı yaptığını sözlerine ekledi. Duran Kalkan, devamında ana muhalefet partisi CHP ile diğer muhalif partilerinin sürece dair tutumlarına tepki göstererek, demokratikleşme, Meclis’in aktif olarak çalıştırılması noktasında atmaları gereken adımları atmadıklarını belirti. Duran Kalkan, “Kürt sorunu, Türkiye’nin demokratikleşmesi gibi bir sorun dar iktidar hesaplarına alet edilemez, dar çıkarlar ile ele alınamaz” ifadelerinde bulundu.