ANKARA - HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın aralarında bulunduğu siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası'nın karara bağlanmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, gerekçeli karar henüz hazırlanmadı.
Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kobanê Davası'nın 16 Mayıs 2024'te karara bağlanmasının üzerinden bir yıl geçti, ancak aradan geçen süreye rağmen davanın gerekçeli kararı henüz hazırlanmadı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu siyasetçilere ağır cezalar verilmesiyle sonuçlanan dava, DAİŞ'in 2014'te Kobanê'ye yönelik saldırıların protesto edilmesine dayandırıldı. HDP'nin Merkez Yürütme Kurulu tarafından protesto çağrısı yapıldığı iddiası üzerine temellendirilen dava, 3 yılın ardından karara bağlandı.
Davada, 18'i tutuklu ve 18'i de tutuksuz olmak üzere 108 kişi yargılandı. Davanın kararında, tutuklu bulunan 5 kişi hakkında hapis cezasıyla birlikte tahliye, 12 kişi hakkında beraat kararı verildi. 13 kişinin ise tutukluluğunun devamına karar verildi. Karar duruşmasında, Selahattin Demirtaş'a 47 suçlamadan 42, Figen Yüksekdağ 32 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Davada siyasetçiler, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Emine Ayna'ya 12'şer yıl, Ahmet Türk'e 10 yıl, Ali Ürküt'e 13 yıl 4 ay, Alp Altınörs'e 18 yıl, Ayla Akat Ata, Aynur Aşan, 9'şar yıl 9'ar ay, Mesut Bağcık, Nezir Çakar, Ayşe Yağcı, Meryem Adıbelli'ye, 9'ar yıl, Bülent Parmaksız'a 23 yıl, Günay Kubilay, İsmail Şengül 20'şer yıl 6'şar ay, Nazmi Gür, Pervin Oduncu, Zeki Çelik, Zeynep Karaman 22 yıl 6'şar ay, Cihan Erdal ve Dilek Yağlı 16'şar yıl hapis cezası verildi. Davada, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Aysel Tuğluk, Beyza Üstün, Berfin Özgür Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, İbrahim Binici ve Sibel Akdeniz ise tüm suçlamalardan beraat etti.
YASİN BÖRÜ İDDİASI DÜŞTÜ
Ayrınca, mahkeme, Selahattin Demirtaş dahil 36 siyasetçi hakkında Kobanê protestoları sırasında Yasin Börü'nün arasında bulunduğu 6 kişinin ölümü ve diğer yaralanmalara ilişkin suçun siyasetçiler tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verdi.
Verilen kararın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, davanın gerekçeli kararı hazırlanmadı. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, kararın verilmesinin ardından bir ay içinde açıklanması yönünde düzenleme bulunurken, avukatlar kararın hazırlanmamasının "siyasi saiklerle verilen cezanın hukuki bir zemine dayandırılamaması" nedeniyle açıklanmadığını belirtiyor.
'KARAR DAVA SÜRECİNDE ZATEN HAZIRDI'
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Üyesi ve Kobanê Davası avukatlarından Nuray Özdoğan, gerekçeli kararın dava sürecinde zaten hazır olduğu yönünde kanaatini dile getirdi. Söz konusu davayı "siyasi bir soykırım operasyonu" olarak tanımlayan Nuray Özdoğan, "Yargılama sürecinde biz mahkemeye, 'Bakın siyasi yargılama yapıyorsunuz. Siyasetin aksı değiştiğinde siz boşta kalacaksınız. Sizin yaptığınız her işlem yargılanacak. Siz şu an hukuka aykırı bir iş yapıyorsunuz. Ve siyasetin aksı her zaman değişir. Siz hukuka uygun davranın. Delil olmayan bir dosyada dosya hakkında düşme kararı verin. Ya hızlıca beraat verin ya düşürün bu dosyayı' dedik. Mahkeme bizi dinlemedi" ifadelerini kullandı.
'BU DOSYA KADÜK OLDU'
Yargılama sürecinin mevcut iktidarın söylemleri üzerinden ilerlediğine dile getiren Nuray Özdoğan, gelinen aşamada yeni bir diyalog sürecinin başlatıldığını ancak cezalandırılan siyasetçilerin "Çözüm Süreci" kapsamındaki faaliyetlerinin suça konu olduğunu hatırlattı. Nuray Özdoğan, "Devletin izniyle hükümet yetkililerinin bilgisi dahilinde yaptıkları görüşmeler suçlama konusu yapıldı. O zaman Selahattin Bey de, Sırrı Bey de hepsi de şunu söyledi: 'Biz yargılanıyorsak o zaman o dönemki hükümet yetkilileri de, devlet yetkilileri de yargılanmalı. Siz şimdi bunun bedelini ödetiyorsunuz bize.' Zaman hızlı aktı ve şimdi geldiğimiz süreçte de bu dosya kadük oldu. İmralı ile diyalog kuruluyor. Şimdi siz nasıl bir gerekçeli karar açıklayacaksınız?" diye sordu.
'SUÇLAMALAR ŞU AN SİYASETİN ANA GÜNDEMİ'
Gerekçeli kararın gecikmesinin bir adil yargılanma ihlali olduğunu ifade eden Nuray Özdoğan, "Yazılmalı ki, bu haksız kararın üst mahkemede bozulmasını ve tahliye talebini isteyelim. Yazılmalı ki biz bunlara itirazlarımızı yapalım ve tahliye taleplerimizi yeniden sunalım. Ama gelinen süreçte siyasi gidişat nedenli mahkeme gerekçeli kararını açıklayamıyor. Çünkü suçlama konusu yaptığı konular şu an siyasetin ana gündemi olmuş durumda. Burada yargı nerede? Kim bunun adil bir yargılama olduğunu söyleyebilir. AİHM kararıyla da siyasi yargılama yaptığı tescillendi. Mahkeme bu hatadan dönmeli. Belki olağanüstü bir usul olacak, ama gerekçeli kararını yazarken 'Biz her ne kadar bir ceza kararı verdiysek de kararda hata yaptık' demeli. Hukuk hatadan her zaman dönülebilir. Gerekçeli kararında da tüm yargılanan siyasetçiler hakkında beraat ve tahliye kararı vermeli" diye konuştu.
’AÇIKLANMASI İÇİN TALEPTE BULUNDUK'
Dava avukatlarının gerekçeli kararın açıklanması için mahkeme heyeti ile birçok kez temasa geçtiğini dile getiren Nuray Özdoğan, "Mahkeme dava sürecinde bizi defalarca yargılamayı uzatmakla suçladı ancak tam tersi bir durum söz konusuydu. Geldiğimiz aşamada 1 yıldır gerekçelerini açıklayamayan bir mahkeme var. Bizler talepte bulunduk. Aynı zamanda tutuklu yargılananlar için tahliye talebinde bulunduk. Savcılık makamı tahliye taleplerinin reddini istedi. Mahkemede reddetti. Çünkü bizler müvekkillerimizin beraat edeceğinden eminiz. Yargılamanın uzaması bizim açımızdan müvekkillerimizin cezaevinde daha uzun kalması demektir" diye belirtti.
SAMİMİYETİN GÖSTERGESİ KOBANE DAVASI
Kararı "hükümsüz" olarak niteleyen Nuray Özdoğan, "Hükümsüzlük, şu anki siyasi gelişmelerle tescillenmiştir" dedi.
Girilen yeni sürece işaret eden Nuray Özdoğan, şöyle devam etti: "Eğer ki bu diyalog sürecinde samimiyetle devam edecekse, samimiyetin bir göstergesi de, siyasetin Kobanê Davası'ndaki elini artık çekmesi, oradaki yargıçların üzerindeki baskıyı ve talimatı kaldırması, hukuken hukuka uygun bir karar vermelerini istemesi olacaktır. Ben bunun da bu samimiyet açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu karar verilmediği sürece tahliyeler de durduruluyor."
MA / Fırat Can Arslan